Van Ticaret ve Sanayi Odası - VANTSO Web Portalı
Türkçe
ANA SAYFA-HABER ODASI-RÖPORTAJLAR / BAŞARI HİKÂYELERİ
RÖPORTAJLAR / BAŞARI HİKÂYELERİ
SABRİ YILMAZ
SABRİ YILMAZ
Van Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Sabri YILMAZ ile sektörün gündemini konuştuk” Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? İsmim Sabri YILMAZ. 7 çocuk babasıyım. 1983’te babamdan devraldığım besicilik mesleği ile uğraşarak işe başladım ve şu anda Van Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanlığı görevini yapmaktayım. Van Kırmızı Et Üreticileri Birliğinden ve Birliğin amaçlarından biraz bahseder misiniz? 2011 yılında kurulan birliğimizin amacı, et üreticilerini bir çatı altında toplayarak modern teknoloji, hijyen ve kalite standartlarına uygun üretim yapan üyelerimizle alanımızda farklılıklar yaratarak, sektörümüzde öncülüğü sürdürmektir. 16 firma ile başladığımız bu yolda merkezi ve yerel yönetim birimleriyle iş birliği yaparak aynı zamanda uluslararası standartlarda, rekabet edebilir bir şehir profili hedefi ile 550 firmaya ulaştık. İlimiz Hayvancılık Sektörü ve bu sektöre yönelik teşvikler hakkında neler söylemek istersiniz? İlimiz ekonomisinde önemli bir yer tutan hayvancılık, bölge insanımızın temel geçim kaynaklarından biridir. Ne yazık ki bölgemiz için bu kadar önemli bir sektör olan hayvancılık modern anlamda yapılamamaktadır. Bunda, sektörde faaliyet gösteren insanımızın eğitim eksikliğinin yanı sıra modern koşullara sahip tesislerin olmayışı da önemli etki sağlamaktadır. Oysaki bölgemiz gerek küçükbaş gerekse büyük baş hayvancılığın yapılması için uygun coğrafi özelliklere sahiptir. Tarım Bakanlığı aracılığı ile yapılan destekler hayvancılığın geliştirilmesine önemli katkılar sunmuştur. Bunun olumlu sonuçlarını her geçen gün görmekteyiz. Beklentimiz, verilen desteklerin devam etmesi yönündedir. Bunun yanı sıra 3 Ekim 2016 Tarih 29846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Damızlık Düve Yetiştiriciliğinin Desteklenmesi”ne ilişkin tebliğ kapsamında programa dahil edilen 32 il arasında ilimiz bulunmamaktadır. Hayvan varlığı ile birlikte sektördeki tecrübeleri göz önüne alınarak Büyükbaş Hayvancılığın destekleneceği iller arasına Van’ın da alınması ilimiz hayvancılık sektörüne büyük katkı sunacaktır.   Van Kırmızı Et Üreticileri Birliği’nin gündeminde yer alan en önemli sorunlar nelerdir? Derneğin sorunları aşmak adına gerçekleştirdiği çalışmaları ve bu konudaki tavsiyelerinizi anlatır mısınız? DAKA, TKDK, IPARD benzeri kuruluşlar aracılığıyla verilen desteklere ait proje çağrı zamanları bütün bölgelerde aynı tarihlerde yapılmaktadır. Örneğin, Ege Bölgemizin iklim koşulları ile Doğu Anadolu Bölgemizin iklim koşulları farklıdır. Yapılan Hibe Duyuruları ve projelerin uygulama zamanları aynı olduğunda, iklim koşulları elverişli olan bölgeler, projeleri çok daha erken bitirme şansına sahiptirler. Oysaki Bölgemizin proje uygulama süresi kısıtlıdır. Ülkemizin coğrafi durumu göz önünde bulundurularak çağrılar bölgelere göre farklı zamanlarda yapılmalıdır. Bir diğer sorun ise mera alanlarının son zamanlarda Güvenlik vb. nedenlerden ötürü kullanılamamasıdır. Bu durum sektöre maliyet, verimlilik gibi sorunlar yaratmıştır. Hayvanlarını merada otlatamayan üreticilerin yem, bakım vb. maliyetleri oldukça yükselmiştir. Bölgenin coğrafi konumu itibariyle zaten hayvan başına tüketilen yem oranı ülkenin diğer bölgelerine oranla yüksektir. Bu durum başlı başına ekstra bir maliyettir. Önceleri meraların kullanılması ile bu maliyet farkı nispeten de olsa ortadan kaldırılmaktaydı. Ancak şu anda bu durum söz konusu değildir. Bu nedenle bölgede faaliyet gösteren sektör üyelerine özel yatırım destek paketinin açıklanması ve sektör üyelerinin mali açıdan desteklenmesi gerekmektedir. İlimiz küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde ülkemizin önemli kentleri arasında yer almaktadır. Ülkemiz genelinde de yapılan özellikle dişi kuzuların erken dönemde kesilmeleri, bir yandan neslin tükenmesine yol açarken, öte yandan et ihtiyacının karşılanması için daha fazla hayvanın kesilmesi anlamını taşımaktadır. Bu durumun önüne geçilmesi için belli bir kiloya erişmiş hayvanların kesilmesinin desteklenmesi faydalı olacaktır. “ORGANİZE HAYVANCILIK BÖLGESİ ŞART” Son 15 yılda ağırlıklı olmak üzere bölgemizde köyden kente yapılan göçler sonucu hayvancılık ile uğraşan insanlarımız daha önce köyde yaptıkları hayvancılığı aynı koşullarda şehirlerde kent merkezlerinde yapmaya başladılar. Bu durum gerek hayvancılığın verimli şekilde yapılamaması gerek ise halk sağlığı açısından oldukça olumsuz sonuçlar doğurmuştur. İlimizde acilen bir organize hayvancılık bölgesinin kurulması, üreticilerimiz arasında ortaklık kültürünün geliştirerek kent merkezinde yaptıkları çalışmaları Organize hayvancılık bölgesine taşımalarının sağlanması elzemdir. “ET VE SÜT KURUMU VAN’IN OLMAZSA OLMAZI” Kurulduğu ilk günden itibaren bölge hayvancılığının gelişmesine katkı sağlayan Et ve Süt Kurumu, özel sektöre öncülük ettiği gibi hayvancılığın modern koşullarda yapılması konusunda da örnek teşkil etmektedir. Kurum aynı zamanda hayvancılık ile uğraşan insanımızın yetiştirmiş oldukları hayvanları satın alarak kendilerine maddi kaynak sağlamada da önemli görev üstlenmiştir. Bu bağlamda ilimizde faaliyet gösteren Et ve Süt Kurumu Van Kombinası 2011 yılında yaşanan deprem sonrası hasar görmüş ve bu tarihten itibaren faaliyetine ara vermek zorunda kalmıştır. Yaptığımız görüşmeler sonucunda Kombinanın ilimiz için önemi ifade edilmiş, yeniden faaliyete geçmesi konusunda kentte yoğun bir isteğin olduğunu görülmüştür. Bize yapılan açıklamalar Van Kombinasının yeniden inşa edilerek daha modern koşullarda faaliyetini sürdüreceği yönünde olmuştur. Bu durum kentimizde özellikle sektör temsilcileri tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Son Olarak Sizin Eklemek İstediğiniz Başka Şeyler Varsa Alabilir Miyiz? Van Kırmızı Et Üreticileri Birliği olarak sektör sorunlarına daima çözüm arayacağımızı belirtmek istiyorum. Ayrıca ilimizde hayvancılığın gelişmesi için girişimlerde bulunan ve desteğini esirgemeyen herkese şükranlarımı sunuyorum.    
Detaylar
Eklenme Tarihi : 12.08.2019 08:00
ŞAHİN EREZ
ŞAHİN EREZ
İstanbul’daki Eviniz “The Time Marina Otel” Uluslararası standartlarda modern otelcilik yönetimi doğrultusunda kurulan The Time Marina Oteli turizm sektöründe söz sahibi olmayı hedefliyor. Biz de bu ay ki sayımızda siz değerli Ekobülten okuyucuları için The Time Marina Otel yetkilisi Şahin Erez ile keyifli bir röportaj gerçekleştirerek yeni projeleri hakkında bilgi sahibi olduk. Şahin Bey sizi tanıyabilirmiyiz? 1978 Van – Başkale doğumluyum. 2 yıllık Turizm ve Otelcilik mezunuyum. İstanbul da ikamet etmekteyim. The Time Otelinde diğer otellerden farklı olarak misafirlerinize ne gibi ayrıcalıklar sunuyorsunuz? Otelimizi diğer Otellerden ayıran özellik sıradışı mimarisi bütün odalarımızın farklı renk ve ayrı ayrı dekore edilmiş olması , yani kısaca bir kere otelimizde konakladığınız zaman ikinci defa konakladığınızda bambaşka bir oda ile karşılaşa bilirisiniz. Ayrıca Spa olarak çok iddialıyız , Uzakdoğu masaj teknikleri ile terapistlerimiz sizlere hizmet vermekte. Havuz, Türk hamamı, Fin Hamamı , Sauna işletmemizde mevcuttur. 50 kişilik toplantı Salonumuz özel ve iş görüşmeleriniz için hizmetinizdedir. The Time Otelin konseptini anlatır mısınız? Turizm Bakanlığının verdiği özel belgeli bir Butik Oteliz. Bu belgeden İstanbulda 9 adet bulunmaktadır birtanesi de bizim Otelimizdir.Fransız mimarisi ile dekore edilmiştir.Malzeme , işçilik ve kalite olarak üst segmenttedir. The Time Otel 8 aydır hizmet veriyor. İnsanların ilgisi nasıl? Yurt içi ve yurtdışından aldığınız tepkiler neler? Açılalı henüz sekiz ay oldu , gelen misafirlerin çoğu kendini hem çok kaliteli bir otelde , hemde kendi evlerinde gibi hissettiklerini söylemektedirler. Bu harika yorumlar bizi Booking.com sayfasında 10 üzerinden 9 puan olarak yer almamızı sağladı. Aynı zamanda daha önce konaklama yapmış olan misafirlerimizin yüzde 80 i tekrar Otelimizde konaklama yapmıştır. En güzel tarafı ise bizi kendi aileleri gibi yakın görmeleri ve tüm çevrelerine tavsiye etmeleri. Bu da bizi fazlasıyla gururlandırıyor ve daha da başarılı olacağımıza inandırıyor. Farklı Alanlarda Faaliyet Gösteriyor Musunuz? Evet, farklı sektörlerde de varız bunlar akaryakıt istasyonu ve İstanbul Laleli bölgesinde bulunan Tekstile yönelik işyerimiz bulunmakta. Başta Rusya ve Türkmen Ülkelerine Bayan giyimi tedarik ediyoruz. Faaliyete geçirmek istediğiniz başka projeleriniz var mı? Açıkçası İstanbul gibi büyük bir Şehirde artık hizmet değil de kendi memleketimde üretim yapmak istiyorum.Özellikle Tekstil imalatı ve Otel Projesi.   2018 yılından sektörünüze yönelik beklentiler nelerdir? Benim 2018 yılından çok fazla beklentim ve umudum var. Son yıllarda Turizm sektöründeki yavaşlamanın 2018 de oldukça hareketli olacağını düşünüyorum. Umarım tahmin ettiğim olur ve çok güzel bir Turizm sezonu geçiririz.
Detaylar
Eklenme Tarihi : 29.05.2019 05:00
GÜNIŞIĞI SUH
GÜNIŞIĞI SUH
Sağlık sektörünün önemli bir unsuru olan ilacın, vatandaşlara ulaştırılmasını sağlayan, kendini tüm insanlığın sağlığını düşünmeye adayan, sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olan eczacılığı, İlimizde farklı bir bakış açısıyla özveri ve gayret içerisinde sürdüren Günışığı Suh ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Adım Günışığı Suh, Zonguldak doğumluyum aslen Tunceliliyim ancak babamın görevinden dolayı 2 yaşımda iken Van’a geldik ve üniversiteye gidene kadar Van’da yaşadım bu sebeple kendim için fahri Vanlı diyebilirim. İlk, Orta ve Lise öğrenimimi Van’da, Üniversiteyi ise İstanbul’da tamamladım. Eğitim hayatım bitikten sonra tekrar Van’a dönerek burada hizmet vermek istedim. Yaklaşık 3 yıldır eczane eczacılığı yapmaktayım.   Mesleğinizin gerektirdikleri sorumluluklar nelerdir? Nihayetinde yarı resmi bir sağlık kuruluşuyuz. Bu açıdan öncelikli hedefimiz topluma nitelikli ve güvenilir bir sağlık hizmeti sunmak. Hastaların mağduriyetini asgariye indirgemek, hastalıklarıyla ilgili kafalarındaki soru işaretlerine ve kaygılarına olabildiğince cevap olmak ve en önemlisi ilaçların akılcı kullanımını sağlayabilmek öncelikli sorumluluklarımız diyebilirim.   Öte yandan eczacıların bir takım tali sorumlulukları da vardır, bu da Eczacının “Mahallenin Aydını” olmasından gelir. Eczaneler müdavimlik üzerine kurulu işletmeler olduğundan, bulundukları mevkide ikame edenlere yalnızca sağlık anlamında değil, yaşamın birçok alanında danışmanlık hizmeti sunarlar. Bu eczacıların kaçınılmaz olarak yüklendiği bir misyondur.   Tüm bunları birleştirince eczanelerin salt bir ticarethane, eczacının da salt bir tacir olmadığı ortaya çıkıyor. Bu açıdan biz eczacıların, mesleğimizin bu karakterini hiç unutmamamız gerekiyor.   Bu mesleğe ulaşmak için neler yaptınız? Lise yıllarında eczacı olmak aklımda yoktu. Sınav sonrası karar verdim. Okul sürecim biraz uzun sürdü ama sonunda bitirebildik. Okul yıllarında farklı çalışmalarım oldu. Ama şimdi düşününce mesleğimi icra etmekten ötürü mutluyum.   Eczane tasarımınızda ki farkın nedenini öğrenebilir miyiz?   19. yüzyıl ve 20. Yüzyılın ilk çeyreğine kadar eczanelerin çoğu bu şekilde tasarlanmış olup, dekorasyonlarda ahşap malzeme ve koyu tonlar kullanılmaktaydı. Avrupa’da halen örnekleri var; Fransa, İngiltere ve Küba’da benim eczaneme benzer eczaneler görmek mümkün. Ülkemizde ise ekseriyetle kırmızı-beyaz temalı eczaneler mevcut. Fakat şu anda benimsenen bu eczane imajının çok eski bir geçmişi yok, son 70 yıldır bu yönde bir eğilim var. Oysa Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında ülkemizde de eczane tasarımlarında pastel renkler ve ahşap kullanılmış. İstanbul’da bu tip eski eczaneler halen var. Ben geçmişin estetiğini daha çok seven biri olarak tercihimi bu vintage tarzdan yana kullandım. Tabi İngiliz estetiğine olan hayranlığımın da büyük etkisi olduğunu itiraf etmeliyim.     Öte yandan değişmeyen tek şeyin değişim olduğu gerçeğinin farkında olan biri olarak Van için güzel bir yenilik olacağını düşündüm.     Van’ın hasta profili nedir? Hastalıkların birçok sebebi vardır; beslenme alışkanlığı ve iklim de bunların en önemli sebeplerindendir. Biz tıp biliminde buna epidemiyoloji diyoruz. Bu bağlamda Van’ı değerlendirirsek karşılaştığımız hastalıkların başında diyabet, tansiyon ve kolesterol gelmekte. Zira kırmızı et ve yağ tüketimi toplumda çok yaygın. Ha keza Ekmek ve Şeker kullanım oranı da aynı şekilde. Bu tip beslenme alışkanlıkları bir araya geldiğinde yukarıda saydığım kronik hastalıkların tezahür etme olasılığı maalesef çok yüksek. Ayrıca karasal iklim şartları ve mevsim geçişleri nedeniyle solunum yolu enfeksiyonları oranı da oldukça yüksek denebilir.   Son olarak, dünyanın her yerinde artış gösterdiği gibi bölgemizde de artış gösteren psikolojik rahatsızlıkları ekleyebiliriz. Modernizm ve kentleşmeyle birlikte toplumun kaygıları da arttı. Geçmişte yaşam basitti, toplum kendine yeterli ve mikro seviyede bir ekonomiyle yaşamını idame ettiriyordu. Hırs, rekabet, başarısızlık, güvensizlik gibi kaygılar zamanımıza göre kıyaslanamayacak ölçüde azdı. İnsanların temel ekonomik geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktı. Tüm bunların yanında doğa da bu kadar tahrip edilmemişti, tabiatı ile yediğimiz besinler, soluduğumuz hava vs. çok daha nitelikliydi. Oysa şimdi her şey çok daha komplike ve yorucu. Mevcut dünya düzeni kapitalizm ve kapitalizmin en önemli yapısal özelliği rekabet. İnsanlar hayatın her alanında bir birleri ile rekabet halindeler, çalışma hayatından tüketime, kültürden sağlığa kadar her alanda. Son tahlilde yarış halinde bir toplumun ferdi olan her birey zihnen oldukça yıpranmakta ve bu da psikolojik rahatsızlıklara yol açmakta. Ama Vanlıların tüm bunlara rağmen mizahı hayatlarından eksik etmediklerini belirtmeliyim bu açıdan Vanlılar çok şanslı.   Son olarak kapı önünde ki hayvan besleme kapları dikkatimizi çekti ve nedenini sorduk?   Günışığı Suh; Bu şehrin simgesi kedi ama dışarıda sokak hayvanı görmek mucize diyebiliriz. Maalesef ilimizde sokak hayvanları fazlasıyla eziyete uğruyor. Unutmayalım dünyanın iktidarı biz insanoğlunda olabilir fakat dünyanın zilyetlik hakkı sadece bize ait değildir. Bitkiler, hayvanlar ve biz insanlar hepimiz bu dünyanın ortak sahipleriyiz.   Kapının önüne koyduğum kedi evi ve beslenme kaplarıyla, öncelikli olarak bulunduğum mevkideki sokak hayvanlarının yaşamsal ihtiyaçlarını bir nebze de olsa gidermeyi amaçladım. İkincil olarak ise belki örnek teşkil eder diye düşündüm. Zira çok zor değil, her esnaf ya da her mahalle sakini kapısının önüne bir tas su koyabilir ya da yemek artıklarını bir kaba koyup sokak hayvanlarının ulaşmasını sağlayabilir. Bu insanlar için oldukça basit ama hayvanlar için yaşamsal bir eylem. Minik dostlarımızdan merhametimizi eksik etmeyelim.   Son olarak Van Ticaret ve Sanayi Odası’na röportaj yapma nezaketini gösterdiği için çok teşekkür ediyorum. Daha sağlıklı bir yaşam, daha doğa dostu bir Van dileğimle saygılarımı sunuyorum. Haber: Mahmut EŞUT
Detaylar
Eklenme Tarihi : 07.11.2018 11:00
FUAT İNANÇ
FUAT İNANÇ
Fuatoğulları Gıda ve Dayanıklı Tük.Mal.İnş.ve Tic.Ltd.Şti Yetkilisi, ayrıca Van Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi Fuat İnanç ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.   Sizi Tanıyabilir miyiz ? Adım Fuat İnanç. Evliyim ve 4 çocuk babasıyım. 1985 Yılından buyana Van’da aktif olarak ticaretle iştigal etmekteyim. Ticarete atıldığım ilk yıllarda konfeksiyon ve gıda sektöründe faaliyet gösterdim. Yaklaşık 10 yıl boyunca bu sektörde faaliyet gösterdikten sonra, 1995 Yılında beyaz eşya ve mobilya sektörüne geçiş yaptım. Halende aynı sektörde faaliyet göstermekteyim.   Sektörünüzle ilgili mevcut durumu değerlendirirmisiniz ? Beyaz eşya sektörü her gün kendini yenileyen ve büyük teknolojik gelişmelerin görüldü en önemli ticaret alanlarından biri. Günümüzde Telefonlar akıllanıyor, TV’ler akıllanıyor. Bu çerçevede Çamaşır makineleri, buz dolapları ve diğer dayanıklı tüketim malları da son teknolojiye uymuş durumda. Özellikle klima, buzdolabı ve çamaşır makinelerinde kayda değer bir adım atılıyor. Türkiye'deki çamaşır makine kullanımı geçen senelere kadar 6-7 kilogram civarındayken, Bu sene 8-9 kilogram kapasitede çamaşır makinelere yoğun ilgi var. Bu kapasite kullanımının daha da artmasını öngörüyoruz. Mesela yeni teknolojiyle birlikte Buzdolabının ana kapısını açmadan, pratik kapı aracılığıyla istediğimiz ürünü alabiliyoruz. Bu teknolojinin en önemli özelliği enerji tasarrufu. Yaklaşık olarak %41 oranında enerji tasarrufu sağlıyor. Yapılan bir araştırmalara göre, bir evde buzdolaplarının günde 79 kez kapısının açılıyor. Siz her buzdolabının kapağını açtığınızda aslında buzdolabının içerisindeki soğuk hava dışarı çıkmış oluyor. Siz kapağı kapattığınız zaman buzdolabı tekrar kendini soğutmaya çalışıyor. Bunu ne kadar tekrarlarsanız buzdolabı daha fazla çalışacak ve daha fazla enerji tüketecek. Bu anlamda yeni teknolojik gelişmeler, birçok avantajı beraberinde getiriyor.         Mobilya Sektörü için neler söylersiniz ? Mobilyalarımız avantgarde ve klasik tarzda. Şu an mobilyada İtalyan diye adlandırdığımız yeni bir akım var, daha işçilikli, orta ve üst sınıfa hitap eden modern mobilyalar için kullanılıyor bu. Biz bu tarz mobilyaları da satıyoruz. Ürünlerimizin tamamı tasarımdır yani taklit, piyasada her yerde bulabileceğiniz ürünler değildir. İşçilikler birinci sınıf el işçiliğidir. Fuatoğulları firmasını diğer firmalardan ayıran en önemli özellik nedir sizce? Biz Fuatoğulları Ltd.Şti olarak kimseyle bir rekabet içerisinde değiliz. Elbette, sektörün gelişmesi için rekabetin faydasına inanıyoruz, zaten piyasa sizi rekabetçi yapıyor Ancak biz diğer firmalarla kendimizi kıyaslamıyoruz, piyasada herkes kendince bir şeyler yapmaya çalışıyor biz de onlardan bir tanesiyiz. Bizim insanların emeğine saygı duyan, kendi için istediğini karşıdaki için de isteyen, yaptığı işin hakkını veren ve problem çözme odaklı bir ticaret anlayışımız var. Yani biz yaptığımız işi en iyi şekilde yapıyoruz. Müşterimizi en iyi, kaliteli ve problemsiz ürünlerle buluşturuyoruz. Kalitemize, sunumumuza, satışımıza müşteri ve insan ilişkilerimize azami dikkat sarf ediyoruz. Bence en iyi yatırım müşteriye ve ürüne yapılandır, en iyi reklam ise müşterilerin tavsiyeleridir. Bizim ürünlerimiz sıfır hatalı, problemsiz ürünler ama biz aynı zamanda sunumumuzdan müşteri ilişkimize kadar toplam kaliteye önem veriyoruz. Son olarak ne söylemek istersiniz ? Az önce bahsettiğim gibi bugüne kadar ticaret alanında varoluşumuzdaki en önemli sebep Müşterimizi en iyi, kaliteli ve problemsiz ürünlerle buluşturmamız. Bundan sonra da aynı şekilde hizmet etmeye devam edeceğiz. Bunun yanı sıra Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyeliğine seçilmemle birlikte sektörün sorunlarının çözümü için meclis üyelerimizle birlikte çalışmalara hız vereceğiz. Bu anlamda birinci hedefimiz sektörde faaliyet gösteren firmaların aynı alanda faaliyet göstermesini sağlayabilecek bir kümelenmiş alanı oluşturmak. Bu yönde çalışmalara başladık. Konuya ilişkin gelişmeler yaşandıkça sektörde yer alan üyelerimizle birlikte bir araya geleceğiz.
Detaylar
Eklenme Tarihi : 28.09.2018 09:00
TÜRKMEN KAYA
TÜRKMEN KAYA
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? İsmim Türkmen KAYA. 1971 yılında Başkale’de dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Başkale’de tamamladıktan sonra, 1984’ de Van’a yerleştikten sonra Lise öğrenimimi de Edremit’te tamamladım. Tabi okul hayatımın yanı sıra iş hayatında da bana bir rol biçilmişti. Şu an iştigal etmekte olduğum akaryakıt sektörü baba mesleğim, orta okul yıllarında babamın yanında iş hayatıma başladım. 20’li yaşlarımda askerlik görevimi tamamladıktan sonra ailemle birlikte akaryakıt sektöründe faaliyetlerime devam ettim. 2003 yılında ailemden ayrılarak kendi ilk istasyonumu kurdum.   İş hayatınızdan bahsedebilir misiniz? Sektörümüz oldukça zor bir sektör, müşteri memnuniyeti başta olmak üzere birçok incelik isteyen bir sektör. Ben çocukluk yıllarımda bu sektörün içinde bulunduğum için sektöre hakim olduğumu düşünüyorum. Şu an iki istasyonum var ve toplamda bu istasyonlarda 36 personel istihdam etmekteyiz. En büyük hedefim kent ekonomisine katkı sağlamak ve daha fazla istihdam. Akaryakıt sektörünün yanı sıra Cafe/Restoran ve ambalaj sektöründe de faaliyet göstermekteyim. Bu sektörlerde ise yaklaşık 60 personel istihdam etmekteyiz.   Öncelikleriniz ve Kalite Politikanız nedir? Ana sektörüm olan akaryakıt sektörü ile ilgili yorum yapmak istiyorum. İlk önceliğimiz yüksek standartlarda hizmet sunmak, nedeni nedir diye soracak olursanız, şu an marka değeri tartışılmaz bir ismin bayiliğini yürütmekteyiz. Bu da ister istemez bir takım standartlara uyulmasını gerektiriyor. Misal; yüzde yüz müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmet ilk önceliğimiz bu konuda birçok deneyime sahibiz, hatta çalışanlarımız konu ile ilgili birçok ödül dahi aldılar. Avrupa standartlarında bir istasyon olduğumuz için ister istemez araç ve gereçlerimiz de bu standartlarda. Engelli vatandaşlarımız da önceliklerimiz arasında istasyonumuz bu önemle donatılmıştır. Çalışan arkadaşlarımızı sürekli eğitime tabi tutuyoruz. Özellikle müşteri tavsiyelerini dikkate alıyoruz. Bu nokta da Van’a ve Vanlıya gereken değeri vermeye çalışıyoruz. Ayrıca yakın zamanda akıllı dolum sitemini devreye aldık. Bu da değişim dönüşüm noktasında önem arz etmekte.   Sektörünüzün zorlukları nelerdir? Kalifiye eleman sorunu ve haksız rekabet en büyük sıkıntımız diyebilirim. Hizmet sektöründe kalifiye elaman en önemli gereksinimdir. Bu nokta da gerek işletme içi gerekse kurumsal anlamda tüm çalışanlarımız sürekli olarak gerekli eğitimlerden geçiyorlar. Bu eğitimler yeri geldiğinde 6 aylık bir periyodik zaman alabiliyor.   Van Sevdalısıyım! İl dışında bir takım yatırımlarım var ancak hayatımın şehri olması münasebetiyle bütün ilgimi Van’a göstermeye çalışıyorum ve yatırımlarımın hemen hemen %90’ı nı buraya yapmış bulunmaktayım. Bunun yanı sıra kent ekonomisine katkıda bulunmak ve istihdamı artırmak adına bir takım düşüncelerim ve planlarım var.  
Detaylar
Eklenme Tarihi : 04.08.2018 08:00
TEVHİD TOPAL
TEVHİD TOPAL
BAĞLAMA UĞRUNA ADANMIŞ BİR ÖMÜR Van’da bağlama yapım sanatıyla uğraşan ve yaptığı sayısız bağlamayla (müzik kültürümüze) geleneklerimize sahip çıkan Tevhid Topal ile güzel bir söyleşi yaptık. Aslen Erzurumlu olan Tevhid Topal 40 yıl önce bu mesleğe başladığını ve baba mesleği olarak devam ettiğini söylüyor. 26 Yıldır Van’da yaşayan Tevhid Topal, 2011 yılında yaşanan depremden sonra 5 ay Erzurum’da kaldım. O zaman Van’a dönmek için gün sayıyordum. Gerçek bir Van sevdalısıyım diyor. Sanat bizde bir aşktır. Mesleğe olan aşkımdan dolayı okulda okuyamadım. Tüm hayatımı Bu işe adadım. Pişman da değilim. Dünyaya bir daha gelsem yine aynı işle uğraşırdım. İşin üretim aşamasını soruyoruz Tevhid Topal’a. Ben bir sazı yaparken emeğimi, aşkımı katıyorum diyor dilinden dökülen namelerle. Bir sazı bazen 2 ayda bitiriyorum. Saz en iyi hangi ağaçtan olur diye sorduğumuzda; dut ağacı çok denenmiş bir ağaç ama aslında en iyi diye bir şey yok, durum tamamen ustanın tecrübesine kalıyor. Usta hangi ağaç, hangi enstrümana yakışır iyi bilir diyor Topal. Her ustanın enstrüman çalması gerekir mi soruna ise bir saz ustasının enstrümanı hissedebileceği şekilde çalması gerekir. Bilmeyenlerde yapıyor ama. Bağlama ustalık işidir, bilmeyenler yaptığı zaman bilinçsiz bir ustanın bilmeden parçaları bir araya getirmesi oluyor. Çoğu zaman da iyi sonuçlar vermiyor. Profesyonellik şansa bırakılmıyor. Halk Eğitim Merkezinde kurslar düzenlediğini öğreniyoruz. Birkaç öğrenci de yetiştirmiş ama bu sanata karşı olan ilgisizliğin üzüntüsünü yaşıyor. Dernek korolarında aktif rol alıyor. Tebessüm ederek “Beni Koruma altına almanız gerekiyor” diyor. Bir dönem şehir merkezinde bu işin aktif ticaretini yaptım ama beceremedim. Ben sanatkârım ticaret benim işim değil diyerek yeniden üretime döndüm diyor. Bu sanatın yaygınlaşması için projeler yapılabilir. Bizim kurtuluşumuz üretimden geçiyor. Kalifiye eleman sıkıntısı yaşıyoruz. İşe aldığımız arkadaşlarımız bir iki ay sonra usta evin var mı, araban var mı diye soruyor. Ben de yok deyince bu işte para yok diyerek işi bırakıyor. Halbuki bu atölyede elemanımız olsa hafta da 5-6 bağlama üretebiliriz. Ama yok! Sazın yapımı tekneyle başlıyor. Yaş iken oyuluyor, şekil veriliyor. Sazın sapını en sert ağaçtan yapıyoruz. Bağlamanın her bir teli bir ton çekiyor. Çektiği frekansa göre 7 ton yapıyor. Ama günümüzde seri olarak yapılan enstrümanlar ağaç katliamı. 200-300 TL’ye bağlama satılıyor. Çoğu kullanmadan bozuluyor. Parayı görselliğine veriyorlar. Sipariş üzerine yapıyorum. Yoğun zamanlarda ayda 2 adet çıkarabiliyorum. İstanbul’a, Ankara’ya gönderiyorum. Hatta yurt dışına da gönderiyorum. Bu iş sabır işidir. Sevgi işidir. 2 çocuğum var İstanbul’a gel diyorlar. Ama ben bu saatten sonra başka bir iş yapamam. Benim hayatım bu. Öğretmen bir öğrencisinden bahsediyor Tevhid hoca. Ben bu işi öğrenmek istiyorum diyor, akşamları bir çırak gibi, fırçasını alıp, atölyeyi temizliyor öyle çıkıyor. Ama gençlerde bu ışığı göremiyorum. İş için gelenlerin ilk sorusu ne kadar aylık vereceksin oluyor. Kültür Bakanlığı sanatçısı olan Tevhid Hoca, Rahmetli Babasının birkaç şiirini de bestelemiş. Türkü özlemdir, sevdadır, çiledir. Türkü bir insanın bir şeylere olan özleminin bir anda patlamasıdır. Saz dışında başka bir enstrüman üretiyor musunuz diye sorduğumuzda, denedim ama enstrümanımı aldatamadım diyor. Güzel bir söyleşinin ardından Peki, son olarak ne söylemek istiyorsunuz diye soruyoruz. Tevhid Hoca Bağlama aşktır, sevdadır. Bağlama insanın dünyasını aydınlatır adeta. Onun için bir yerden başlamalıyız diyor. Ve bağlamasını alarak eline halk ozanı olan rahmetli babası Aşık Dermani’nin güzel bir eseri ile röportajı sonlandırıyoruz. Arar isen kusur, kendinde ara, Başkasının kusurunu arama, Akibet benliğin götürür nâra, Hoşgörülü insan olmak ne güzel…
Detaylar
Eklenme Tarihi : 16.07.2018 07:00
AYHAN IŞIK
AYHAN IŞIK
Tek Şansımız, Üretmek! Tek Star Temizlik Yemek Bilişim San. Tic. İth. İhr. Ltd. Şti. çatısı altında Temizlik malzemeleri ve hizmet alımı konularında yaklaşık 15 yıldır faaliyet gösteren Ayhan Işık, yakın zamanda faaliyetlerine başlayacağı üretim tesisine ilişkin bilgi verdi. Ayhan Işık, “Tek Şansımız Üretmekten Geçer” bu söz benim için çok kıymetli, neden diye soracak olursanız, biz toplum olarak tüketime alıştırılmış, hazırcı, sunulanı satmak ve tüketmek üzere koşullandırmışız. Bu bakış açısının yanlış olduğunu düşünenlerdenim, bu sebeple ilimizin istihdamı başta olmak üzere üretimine katkı sunmak için çaba göstermek istiyorum dedi. Şu an fizibilite aşamasında olduklarını belirten Işık, temizlik malzemeleri üretimi konusunda yoğun bir mesai harcamaktayız. Kısaca size işten bahsedecek olursam: 2000 m² alan üzerinde 15 istihdam kapasite ile ilk etapta sıvı el sabunu, yüzey temizleyici, çamaşır suyu, kireç sökücü, tuz ruhu ve camsil kalemlerini üretmeyi planlıyoruz. Uzun yıllar kimya sektöründe tecrübe kazanmış 2 mühendis arkadaşımız ile bu konu üzerine yoğun mesai harcıyoruz. Yukarda bahsettiğim sıvı üretimlerin yanı sıra innovatif ürün geliştirmek de önceliklerimiz arasında yer alıyor dedi. Üretim ve tüketim aşamalarında insan ve çevre sağlığı başta olmak üzere tüketicinin ekonomik durumu ve sınır ülkelere ihracat konularını öncelediklerini belirten Işık, marka olarak Van’ı önceleyen bir simge ve isim tasarımı üzerinde çalışıyoruz dedi. Kent ekonomisini kendi sektörleri üzerinden değerlendiren Işık, Tek kurtuluşumuz üretimden geçiyor. Kadınların istihdamı ve üretebilmesi, iç pazar ve dış pazar stratejileri, yerli ürün geliştirme, genç nüfusun ekonomideki rolü gibi saydığım bu konular bütün sektörler için çok kıymetlidir. Kısaca özetlemek gerekirse belki kendi sektörüm beni ilgilendiriyor ama tüm sektörler bir birine bağlantılıdır. Tarım, hayvancılık, inşaat ve diğer sektörler bir birini tetikler ve geliştirir. Van olarak üretime ne kadar önem verirsek o kadar hızlı gelişiriz dedi.
Detaylar
Eklenme Tarihi : 29.06.2018 06:00
EREN GÖRSEL GÖRMEN
EREN GÖRSEL GÖRMEN
2007 yılından bu yana yaklaşık 7 yıldır. İnşaat ve bilişim sektöründe vanın önde gelen kuruluşu olan fırmanız hakkından neler söyleyebilirsiniz. 2007 yılında bilişim sektöründe yapılan başlangıç ile daha sonra inşaat ve hizmet ve araç kiralama sektöründe van halkına hizmet etmekteyiz. 2005 yılında bilgisayar mühendisliği programından mezun olduktan sonra çeşitli firmalardan teklif gelmesine rağmen Van da hizmet etmek adına vana geri dönüp ilk olarak halen aktif olan gorcell bilgisayar şirketini kurup bilişim sektöründe faaliyet göstermeye başladı. Ticaretin vermiş olduğu hazla inşaat hizmet ve araç kiralama sektörlerinde faaliyet göstermeye başladım. Öncelikle risk almayı seven biriyim ayrıca doğup büyüdüğümüz şehre hem ticari hem de istihdam olarak katkı sağlamak yıldızı parlayan şehrimizin geleceğe taşınmasında rol almak beni ticari hayata sürükleyen en önemli etkendir. Ticareti hayatın başarısı mantık çerçevesinde alınan risk ve sorumluluktur. Bunu yakalayıp. Çevrende istihdam yaratıp katkı sağlaya bilirsen başarı da bununla beraber kendini göstermektedir. Van da ki ticari hayatın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Van geçmiş dönümde sıkıntılar yaşamış olmasına rağmen Van ın stratejik konu ve nüfus potansiyeli ile yıldızı parlayan bir şehir bunu da bu kadara kısa bir süre içerisinde ayağa kalkmasında görüyoruz. Ve hepimizin de en fazla 2-3 yıl içerisinde görebileceği gibi Van Türkiye de sayılı cazibe merkezlerinden biri olacaktır. Bunu turizm, sınır ticareti ve bu gibi konular mutlaka destekleyecektir. Yakında zaman da hayata geçirmeyi planladığınız projeleriniz varmı Van ilinin nüfuz ve üniversite potansiyeline bakıldığı zaman Türkiye geneli büyük firmaların markajı altında bulunuyor bunu yanı açılacak olan avmler ve iş yerleri gösteriyor. Bizde gıda sektöründe Türkiye’nin önde gelen markalarından olan ÖZSÜT cafeyi yakın zamanda Van halkının hizmetine sunmuş olacaz. Bu gibi büyük markalar kendi sektörlerinde bir fabrika gibi çalışmakta olup ilimize büyük istihdam sağlayarak şehrimizin markalaşması ve diğer büyük markalara örnek teşkil etmektedir. Siz çok genç yaşlarda ticarete başladınız ticarete yeni atılacak gençlere nasıl öneride bulunabilirsiniz? Ticaret başta sorumluluk, dürüstlük, cesaret ve hedeftir. Bu kavramları sadece bireysel değil toplumsal fayda yönünden şekillendirirseniz başarı kendiliğinden gelir. Ayrıca bu kavramlarla beraber çevresel ve teknolojik gelişmelerin sürekli yaşandığı dönemimizde yoğun sürekli ayak uydurma ve sürekli gelişime acık olmak yeni ticari hayatın olmasa olmaz parçalarındandır.  
Detaylar
Eklenme Tarihi : 21.10.2016 10:00
ÇALDIRAN JEOTERMAL A.Ş.& ASA TARIM TURİZM LTD.ŞTİ
ÇALDIRAN JEOTERMAL A.Ş.& ASA TARIM TURİZM LTD.ŞTİ
Çaldıran jeotermal A.Ş.& Asa Tarım Turizm Ltd.Şti tarafından ortaklaşa yürütülen Jeotermal Sera projesini yerinde inceledik. Firma yetkilileri Veli Akdağ ve Şefik Ensari ile yatırımı değerlendirdik. Firmanız ve Yatırım Hakkında biraz bilgi verebilir misiniz ? Asa Danış. Tar. İnş. Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ticari faaliyetlerine 2006 yılında Van’da başladı. On yıldır faaliyetlerine devam etmektedir. 2006 yılında tarım ve hizmet sektöründe başladığı ticari faaliyetlerini giderek genişletmektedir. Bu amaçla; uzun süre jeotermal enerji kaynağına dayalı yatırım imkanlarını araştırdık ve yatırım yapmak üzere 2010 yılında Çaldıran Ayrancılar Jeotermal Sahasının işletme ruhsatını aldık. Tesisimiz Ayrancılar mahallesi, Çaldıran-Van karayolu güzergahında 3. km’de yer alıyor. Saha jeotermal enerji potansiyeli bakımından önemli bir yerdir. Sahada jeotermal yatırımları gerçekleştirmek üzere 2014 yılında Asa Danışmanlık Tarım Ltd.Şti.’nin öncülüğünde 9 ortakla Çaldıran Jeotermal A.Ş. ismiyle yeni bir şirket kurduk. Bu şirket ile 2014 yılından bu yana ; 336 dekar arazi satın aldık. Toplam 5 adet jeotermal kuyu açtık. 1.250 m sondaj yapımı neticesinde sıcaklığı 68-92 derece arasında değişen 80 lt/s (yaklaşık 290 ton/saat) debili sıcak su elde ettik. Yine 2015 yılında termal otel ve aguapark için teknik projeler hazırlanmış ve mevzi imar planı süreci başlatılmıştır. 2015 yılında yapımına başlanan 34 dekar jeotermal ısıtmalı topraksız teknolojik sera 2016 yılı Temmuz ayında işletmeye alınmıştır.   Türkiye’de Seracılığın Mevcut durumu Nedir? Ülkemizde de seracılık 1970’li yıllardan sonra hızla gelişim göstermiştir. Ülkemizde seracılık daha ziyade iklim verilerinin daha elverişli olduğu güney illerimizde (özellikle Antalya, Mersin ve Antalya) yoğunlaşmıştır. Diğer illerde ve ilimizde seracılığın gelişmeyişinin en büyük nedeni ise kış aylarındaki sıcaklıkların güney illerimize göre daha düşük oluşudur. Örtü altı yetiştiriciliği birim alandan daha fazla ürün alınması, üreticinin daha küçük alanlardan geçimini sağlayabilmesi, üretimin tarım için çok zor olduğu kış aylarında yapılması nedeniyle, Türkiye’de son yıllarda hızla gelişmektedir. Ülkemizde yaklaşık 700.000 Dekar alanda örtü altı tarımı yapılmaktadır. Jeotermal enerji ile ısıtılan teknolojik sera alanı ise 3.500 dekar civarındadır. Son 10 yılda özellikle Jeotermal enerji kaynağı ile ısıtılan seralar hızla artmaktadır. Özellikle Afyon, Aydın, Denizli, İzmir, Kırşehir, Şanlıurfa, Eskişehir, Yozgat, Ağrı illeri bu anlamda ön plana çıkmaktadır.   İlimizde Seracılık Nasıl Gelişebilir? Sera işletmeciliğinde en önemli maliyet ısıtma giderleridir. Jeotermal kaynakların seracılıkta kullanımı sağlandığı taktirde, ısıtma maliyetleri düşeceğinden ilimizde seracılık hızla gelişecektir.   Neden Jeotermal Seralar? Sera ısıtmasının en ekonomik kaynağı jeotermal enerjidir. Jeotermalle ısıtılan seralarda 12 ay süre ile üretim yapılabilmektedir. Jeotermal ısıtmalı seralarda yılda 40-60 ton ürün (domates) alınmaktadır. Isıtmasız seralarda ise bu miktar 20 ton civarındadır. Isıtmasız seralar ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde turfanda üretim yapmaktadır. Bu dönemde de ürün fiyatları, yüksek olmakla beraber kış üretimine göre daha düşük düzeydedir. Jeotermalle ısıtılan seralar modern teknolojik seralar olduğu için genelde bu seralarda topraksız kültürde üretim yapılmaktadır. Topraksız kültür seralarda, toprak kullanılmadığı için topraktan kaynaklanan hastalık ve zararlılar elemine edilmekte ve daha az ilaç kullanılmaktadır. Bu seralar bilgisayar kontrollü olduğu için sera içi iklimi ve dolayısıyla sera içi sıcaklığı bitkinin istediği oranda tutulmakta, meyve tutumu için hormon kullanılmamakta ve bombus arıları ile tozlanma sağlanmaktadır. Seracılık açık tarla yetiştiriciliğine göre 2-5 kat daha fazla ürün ve 5-10 kat daha fazla gelir getirmektedir. Örtüaltı tarımı, birim alandan daha yüksek verim ve kalitenin yanında erkencilik sayesinde yüksek kâr marjına sahiptir. Van’ın Jeotermal Enerji Kaynakları nelerdir? İlimiz, jeotermal kaynaklar açısından önemli bir potansiyel taşıyor. İlde 6 jeotermal saha mevcuttur. Bunlar; Erciş, Çaldıran, Özalp, Gürpınar ve Başkale İlçelerimizdedir. Bu sahalarda sıcaklığı 100 dereceye varan kaynaklar var. Jeotermal kaynakların turizm, konut ısıtma, elektrik üretimi, seracılık gibi bir çok kullanım alanı mevcuttur. Ancak şimdiye kadar Bölgemizin jeotermal enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılma düzeyi henüz çok düşüktür.   Sera Yatırımınız İlçeye ve İlimize Nasıl bir katkı sunacak ? • Sera, önemli bir istihdam alanı olacak. • İlimizde Jeotermal kaynakların kullanımını teşvik edecek. • Teknolojik seracılığın yaygınlaşmasını sağlayacak. • Seracılık konusunda kalifiye personel yetiştirilecek. • Seracılık konusunda yapılacak yatırımlar için rehberlik yapılacak. • 12 ay boyunca İlimizin taze sebze ihtiyacı karşılanacak. • Nakliye, gübre, ilaç, bakım, onarım gibi bir çok girdi İlimizden karşılanacak. • Türkiye’nin en soğuk İlçesinde yapılacak olan sera İlçe tanıtımına katkı yapacak.         Tesis ile ilgili bilinmesi gereken konular hakkında neler söylemek istersiniz? -46 Derecede domates üretimi yapılacak 10 Milyon TL’ye maliyetle yapılan sera, seracılık sektörü için de büyük önem taşıyor. Zira Çaldıran, -46 derece ile ülkemizin en soğuk yeri olarak kayda geçmiştir. Ülkemizde şimdiye kadar bu sıcaklık değerlerinde seracılık tecrübesi yoktur. Yapılan sera ülkemizde en düşük sıcaklık değerlerinde üretim yapan sera özelliğindedir. Bu nedenle; burada yapılan sera ülkemiz seracılığını bir aşama yukarı çıkaracak bir tecrübe olacak.   Yılda Ne Kadar üretim yapmayı planlıyorsunuz ? Serada yılda ortalama 1.500 ton salkım domates üretimi yapılacak. Üretilen domatesler bölgede pazarlanacak ve Rusya’ya ihraç edilecek.   Üretiminiz Tamamen Doğal mı? Üretimde hormon kullanılmıyor. Üretimde meyve tutumu doğal yönetmelerle gerçekleştiriliyor. Bu amaçla serada sürekli olarak bambus arıları bulundurulmaktadır. Üretim “iyi tarım” standardı ile gerçekleştirilecek. Ayrıca toprak ile sıfır temasın olduğu serada bitki yetiştirme ortamı olarak Hindistan cevizi liflerinden yapılan cocopeat’ler kullanılıyor. Cocopeat çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen çevre dostu bir yetiştirme aracıdır. Bu ürünler presli slaplar halinde Srilanka’dan getirtildi.   Bu proje kapsamında sosyal sorumluluk çalışmalarınız olacak mı ? Firmalarımız İlimizin jeotermal kaynaklarının ekonomik ve sosyal değere dönüştürülmesini aynı zamanda bir sosyal sorumluluk görevi olarak kabul etmektedir. Bu nedenle, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile geliştirilen işbirliği ile 500 m2 eğitim ve araştırma serası yapıldı. Doğu Anadolu Kalkınma Ajansının da desteklediği proje, jeotermal seracılık konusunda ildeki teknik elemanların, öğrencilerin, yatırımcı adaylarının eğitim, uygulama ve araştırma faaliyetlerine hizmet edecek.              
Detaylar
Eklenme Tarihi : 01.10.2016 10:00
ESİN AKARSU ORUNÇ
ESİN AKARSU ORUNÇ
Sizi tanıyabilir miyiz? 1982 Elazığ doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Elazığ’da tamamladıktan sonra, 2000 Yılında gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesine giriş yaptım. 2005 yılında mezun olduktan sonra Van Merkezde Esin Eczanesi olarak ilk işyerimi açtım. Evli ve bir çocuk annesiyim.   İcra Kurulu Başkan Yardımcılığı Görevinde bulunduğunuz Kadın Girişimciler Kurulu hakkında bilgi verebilir misiniz? İcra Kurulu Başkanımız Sayın Semra ODABAŞI’nın başkanlığında 2014 Aralık ayında faaliyetlerimize başladık. Özellikle evinde iş kurmak isteyip de başta aileleri olmak üzere iş dünyasından destek alamayan kadınlar için bir takım girişimlerimiz oldu. Van Valimiz başta olmak üzere, Belediye Başkanları, Van Ticaret ve Sanayi Odası, Üniversite ve birçok STK ile görüşmelerimiz oldu. Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Van TSO işbirliği ile KOSGEB Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi düzenledik. Yaklaşık 90’a yakın kadına eğitim vererek sertifika almalarına yardımcı olduk. Bu kursiyerlerin birçoğu ticarete atılarak kent ekonomisi ve kent istihdamına fayda sağladılar. Birçok sosyal aktivitede bulunarak özellikle Engellilere yönelik girişimlerim oldu. Engeliler ile ilgili çalışmalarımda özellikle Van TSO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Necdet TAKVA ve ekibi yoğun ilgi göstererek tüm oda imkânlarını bize tahsis ettiler. Son olarak Kök Hücre ve Kan Bağışı konusunda Kızılay ve Van TSO Genç Girişimciler Kurulu işbirliği ile ortak bir çalışma yürüttük. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kadın Girişimciler Kurulu’nu Van’a davet ederek, Vanlı iş kadınları ile bir araya gelmelerini sağladık. Bu çalışma ile iş kadınlarının ufkunun açılması ve kurumsallaşma yönünde ne gibi adımlar atılacağı noktasında tecrübe paylaşımı yapıldı. İlimiz Ekonomisine İlişkin Görüşlerinizi alabilir miyiz? İlimizin sınır kenti olması ekonomik açıdan çok önemli bir avantaj, ancak üretim kapasitemizin düşük olması münasebeti ile ticari hayatımız da ilerleme kaydedemiyoruz. Öncelikle ekonomik sorunların doğru tespit edilmesi ve bunların doğru hedeflendirilmesi gerekmektedir. Kalkınmada öncelikli iller arasına alınarak ilimize özel teşvikler uygulanması önem arz etmektedir. Bu noktada sanayileşme, üretim toplumlarının can damarını oluşturmaktadır. Kentimizin de sanayileşme yolunda atacağı her adım, kendini iş dünyasının içinde bulan kent insanının ufkunu değiştirecektir. Bunun sonucunda sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan meydana gelen değişim ve dönüşüm bölgedeki diğer kentlere de örnek olacaktır. Kadınlarımızın iş hayatında mutlaka kendini göstermeleri lazım bu noktada kentteki STK’lar ve kurumlara büyük görev düşmektedir. Ayrıca kadınlarımızın da üretim hedeflerini hayata geçirmeleri için ekonomide varlık gösteren tüm kesimlerle bir araya gelmeleri gerekmektedir. Bizler Van TSO Kadın Girişimciler İcra Kurulu olarak bu anlamda tüm kadınlarımıza kapılarımızı sonuna kadar açıyor ve bizimle iletişim kurmalarını bekliyoruz.   Sizin İş Hayatınızla ilgili bilgi alabilir miyiz? Eczacılık sektöründe faaliyet göstermemin yanı sıra her zaman üretim hedeflerim de oldu. Özellikle batı illerimizdeki üretim kentlerimizi yakinen takip ettim. Oralarda kadının iş hayatında ki yeri ile ilgili bir takım araştırmalarım ve görüşmelerim de oldu. 2016 yılı içerisinde kardeşim ile birlikte üretime adım atmaya karar vererek, Ankara Ticaret Odasına bağlı bir şirket oluşturduk. Bu şirketle birlikte Dermo Kozmetik sektöründe şu anda 5 ayrı kalemde üretim gerçekleştirmekteyiz. Hedefimiz şirketi daha da ilerletip özellikle Van’da üretim yaparak kent ekonomisine katkı sunmaktır. Bununla birlikte bu ürünlerden bir tanesi üzerinde ilaç etkinliği yapılmaya başlanmıştır. Van’da bu yatırımı yaparak üretim konusunda kadınlara öncülük etmeyi umut ediyoruz. Son olarak neler söylemek istersiniz? Özellikle şunu belirtmek isterim ki Koordinatör Odamız olan Van TSO Başkanı Sayın Necdet TAKVA’nın kadın istihdamına yönelik birçok çalışmaya imza atacağını düşünüyorum bu noktada Van TSO ile birlikte hareket etmekten mutluluk duyacağımı ifade edebilirim. Ayrıca yaptığımız tüm girişimlerde bizi geri çevirmediği için TAKVA’ya ayrıca teşekkür ediyorum. Son olarak üretim potansiyelimizi artırmak için kentimizdeki iş dünyası başta olmak üzere tüm STK’ları ve kurumları ortak hareket etmeye davet ediyorum.  
Detaylar
Eklenme Tarihi : 26.09.2016 09:00
MU-TAD
MU-TAD
Bize Mutad Yemek Fabrikasından Bahseder misiniz? Mutad ailesi olarak ‘Kaliteli, hijyenik ve sağlıklı yemek’ ilkesiyle başladığımız hazır yemek üretiminde 14 yılı aşkın süredir sektörün önemli aktörlerinden biri olarak faaliyet gösteriyoruz. 2002 yılında, 5 kişilik ekiple, günlük 500 kişiye üretim yaparak çıktığımız yolculukta bugün onlarca nitelikli personelimiz ve uzman kadromuz ile günlük 10.000 kişinin üzerinde yemek üretimi yapıyoruz.   Yemek Üretimlerinizde Nelere Dikkat Ediyorsunuz? Sağlıklı yaşam ve üretken bir bünye için sağlıklı beslenmenin önemini bildiğimizden menülerimizde kullandığımız ürünlerimizi titizlikle seçiyoruz ve en kaliteli malzemeyi kullanıyoruz. Gıda Mühendislerimizin kontrolünde Üretimden sofraya kadar takip edilen kalite kontrol sürecimiz ve hijyen standartlarımızı teknolojik ve modern ekipmanlarımızla denetim altında tutuyoruz. Menülerimizin üretim aşamasında asla katkı maddesi kullanmıyoruz. Ekmeğimizi bile kendimiz üretiyoruz. Kullandığımız sebze ve meyvelerin günlük ve taze olmasına dikkat ediyoruz. Etli yemeklerimizde %100 dana eti kullanıyoruz. Ve en önemlisi pişirdiğimiz yemeğe sevgimizi ve samimiyetimizi katıyoruz. Sunduğumuz yemeklerin damakta ‘anne yemeği’ tadı bırakmasını istiyoruz. Profesyonelliğimizi iş aşkıyla birleştirip farkımızı ortaya koyuyoruz. Sektördeki yerinizi korumak ve daha da geliştirmek ne için Neler Yapıyorsunuz? Sorumluluk sahibi birşirket olarak müşterilerimizle ilişkilerimizde en dikkat ettiğimiz konu güvenilirlik ve sürdürülebilirliktir. Farklı yapıdaki kurumların farklı ihtiyaçları olduğunun bilincindeyiz ve bu yüzden okullar, hastaneler, fabrikalar ve AVM’ler gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren kurumlara özel dizayn edilmiş menüleri sunuyoruz.Üretim bandımıza kattığımız yeni makinalarla Vakumlu ambalaj gerçekleştiriyoruz. Bu sayede yemekler birbirine karışmadan 3-4 saat boyunca sıcaklığını koruyor. Ayrıca bu üretim sayesinde daha hijyenik bir sunum gerçekleşiyoruz.   Sektöre ilişkin neler söylersiniz? Günden güne gelişim gösteren ve sürekli yenilenen yeme içme sektörünün kilit noktalarından olan toplu yemek sektörü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pek çok alanda hizmet veriyor. Yalnız yemekle sınırlı kalmayan yemek firmaları; mönü planlama, sağlıklı beslenme, satın alma, personel eğitimi ve hijyen eğitimleri konularında da firmaların çözüm ortağı oluyor. Türkiye’de de hızla gelişim gösteren sektörlerin başında gelen bu sektör sürekli gelişerek büyüyor. Hazır yemek sektörü bugün 8 milyon civarında bir hacime sahip. Bu nedenle sektörün önü açık.   Sektörde yaşanan Sorunlardan Bahsedebilir misiniz? Standartlar çerçevesinde faaliyet göstermeyen yemek firmalarının artışı, rekabetin sağlıksız yapılmasına ve satış fiyatlarının imkansız denilecek seviyelere inmesine ve dolayısıyla; kalitesiz, sağlıksız ve yasal olmayan hizmetlere yol açtığını düşünüyorum. Bu nedenle müşterilerimizin sağlıklı ve kaliteli üretim yapan firmaları, merdiven altı üretim diye tabir edilen firmalarla kıyaslamaması gerekiyor.   Son olarak neler Söylemek istersiniz? Kaliteli ve sağlıklı üretim anlayışımız sayesinde hizmete başladığımız ilk günkü lezzet ve kalite standardımızı bozmuyor, müşterilerimiz için uzun soluklu bir çözüm ortağı olmanın gururunu yaşıyoruz.  
Detaylar
Eklenme Tarihi : 26.09.2016 09:00
EREK SU
EREK SU
İlimizde tek doğal kaynak suyu üretimi yapan Erek Su hakkında bilgi verir misiniz.   Erek Doğal Kaynak Suları, 2004 ‘den buya yana Van ilinde kurulu tesislerinde üretim yapmaktadır. Yaklaşık 14.000m2 açık ve 3.500m2 kapalı alanda faaliyet göstermekte olup, Doğu Anadolu Bölgesinin ilk Su Şişeleme ve Ambalajlama tesisi özelliğine sahiptir. Kurulduğu yıl ise TOBB ve Dünya gazetesi tarafından “Yılın Yatırım Ödülüne” layık görülmüştür.   TS EN IO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi ve TE EN ISI 22000:2005 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemleri fabrikamızda aktif bir şekilde uygulanmakta olup, 2010 yılından bu yana da TSE tarafından verilen “Ürün Uygunluk Belgesi”nin de sahibidir.. Gerek tadı ile gerek markamızın güvenilirliği ile çok kısa zamanda, sektöründe ve satışa çıktığı her yerde adından övgüyle söz ettiren Erek Doğal Kaynak Suları, sağlık, hijyen ve kalite üçlüsünden asla taviz vermeden emin adımlarla yürümektedir. Ayrıca, ülkenin en doğusunda olmamıza rağmen, üretim yaptığımız su sektörünün sivil toplu teşkilatı olarak bilinen ve kısa adı SUSAD olan Su Sanayicileri ve Üreticileri Derneğinin de Başkam Vekilliği görevini sürdürmekteyiz.   EREK Su, ÇEVKO Tarafından Düzenlenen Yeşil Nokta Sanayi Ödülüne Layık Görüldü. Bu ödül hakkında ne söylemek istersiniz ?   Evet, bu ödül bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Bu memnuniyetin en temel sebeplerinden biri ise Van ilinden bir sanayi kuruluşunun, ulusal hatta uluslararası alanda faaliyet gösteren çeşitli sektörlere ait markalar ile aynı mecrada ödüle layık görülmesidir. İnanın bu, hiç de küçümsenecek bir konu değildir. Üstelik, çoğu kesimin gereksiz olarak gördüğü, ama dünyamızın en büyük sorunlarından biri olan çevre ilgili bir konuda. Kısaca, ödül hakkında bilgi vereyim isterseniz;   “Yeşil Nokta nedir?” sorusuyla başlamak isterim. Yeşil Nokta ilk olarak 1990 / 1991 yıllarında Almanya’da Yeşil Nokta Sistemi olarak adlandırılan ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplama sistemine giren ambalajların belirlenmesi için kullanılmaya başlanmıştır. Kullanımını yaygınlaştırmakamacıyla 1995 yılında “Packaging Recovery Organization Europe – PRO Europe” kurulmuştur. PRO Europe, kar amacı gütmeksizin, bu ülkelerin geri kazanım sistemlerine, her ülkeden bir sistem olmak üzere, Yeşil Nokta lisansı kullanım hakkını vermektedir. Yeşil Nokta; sanayi sorumluluğu simgeleyen, uluslararası bir model haline gelmiştir. Bir ambalajın üzerinde yer alan “Yeşil Nokta” işareti, o ambalajlı ürünü piyasaya süren ekonomik işletmenin ambalaj atıklarının geri kazanımı ile ilgili yasal yükümlülüklerini yeri getirdiği anlamına gelmektedir. ÇEVKO Vakfı, 2002 yılında PRO-Europe’la yaptığı sözleşme ile uluslararası “Yeşil Nokta” markasının Türkiye’deki kullanım hakkını elde etmiştir. ÇEVKO, Avrupa’da çok yaygın olan bu markayı ülkemizde de kullanmak isteyen piyasaya sürenlerle alt lisans sözleşmesi yaparak kullandırmaktadır. Erek Doğal Kaynak suları da bunlardan bir tanesidir. Çoğunluğu AB üyesi 31 ülkede geçerlidir. 170.000’den fazla kuruluş ambalajları üzerinde Yeşil Nokta markasını kullanmaktadır. Yeşil Nokta’nın kullanıldığı ambalaj miktarı yıllık olarak 460 milyar adede ulaşmış olup, Yeşil Nokta sistemi 300 milyon tüketiciyi kapsamaktadır.   Tekrar ödüle gelecek olursak, ÇEVKO Vakfı tarafından;Yeşil Nokta markasını kullanan ve sürdürülebilir hayata katkılarıyla öne çıkan Türkiye’nin önde gelen yerli ve uluslararası firmaları arasında bu yıl ikincisini düzenlediği “Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri 2015”yarışmasıdır. Sayıları ise gittikçe artan “Yeşil Nokta” üyelerinin geri kazanım konusunda yasal sorumluluklarının ötesinde gerçekleştirdikleri örnek çalışmaları kamuoyuna duyurup, benzer çalışmalar yürüten firmaları da özendirerek teşvik etmeyi hedefleyen “Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri 2015”de Ambalaj Tasarımında Kaynak Azaltarak Önleme Kategorisinde, Erek Doğal Kaynak Suları olarak ödüle layık görülmenin haklı gururunu yaşamaktayız. Kendi kategorimizde, 2015 yılının başında sunduğumuz, proje çalışması, akademisyen ve iş çevrelerinden oluşan bağımsız bir jüri heyeti tarafından yaklaşık 9 aylık titiz bir çalışma sonucunda belirlenmiştir. Bu ödülü, başta iş arkadaşlarımız olmak üzere, tüm iş ortaklarımıza ve şehrimize armağan ediyoruz. Bütün bunların yanında, bizi ve bizim gibi bölge üreticilerini üzen bir konuya da değinmeden geçemeyeceğim. Kendi şehrinde yerden yere vurulan ve yerilen bir marka temsilcisi olarak, ulusal bir mecrada ve dünya devi markalar arasında bu ödülü almamız sizce de manidar değil mi? Artık, kendi ürünümüze sahip çıkmanın zamanı gelmedi mi? Destek olunmasa bile artık köstek de olunmasını istemiyoruz. Çok zor şartlar altında mücadele ve rekabet ediyoruz. Biz ve bizim gibi olan bu şehrin üreticileri, okyanusta dev dalgalarla mücadele ederken, derede boğulmayalım, lütfen. Erek Doğal Kaynak Suları, bugün 12. yılının içerisinde. Soruyorum size, bu süre içerisinde bu denli nihai tüketiciye hitap eden kaç tane marka çıktı ve ayakta kalabildi, bu şehirde? Her sene böyle bir marka mı çıkıyor ki böyle kolay eleştirilebiliyor? Eleştiri tabi olacak. Ancak, yapıcı ve katkı sağlayıcı şekilde olmalı. Asla yıkıcı olmamalı.   Tüketicilerin su tüketiminde dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir? Bir kere, tüketicilerin büyük ambalaj gruplarında sirkülasyonum yüksek olan noktalardan, bu ürünleri temin etmeli ve kapağı açıldıktan sonra en geç 1 hafta içerinde sularını tüketmelerini önermekteyiz. Geri Dönüşümlü Şişe olarak tabir ettiğimiz ve halk arasında “damacana” olarak bilinen ambalajlarda ise şişenin kendi imal yılına bu da 3 yılı geçmeyecek şekilde olacak, fiziki duruma ve yönetmelik esaslarına göre şişenin uygun yıkama ve dezenfeksiyon proseslerine tabi tutulduğuna tam inandığı markaları tercih etmeleri gerekmektedir. Küçük ambalaj gruplarında güneş’e fazla maruz kalmamış suları tercih edilmelidir. Gerçi bu söylediğim, büyük-küçük bütün ambalaj grupları içinde geçerlidir, fakat, satış koşullarında dolayı daha çok küçük ambalaj gruplarını ilgilendirmektedir.             Ambalajlı su sektörünün geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz, öngörünüz nedir?   Sektörel derneğimiz olan SUSAD’ın tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde yaptırdığı bir araştırmaya göre, ambalajlı su sektöründe son 3 yıl içerisinde talep’den çok arz’ın olduğu ve piyasada bu ürünün fazlalaştığı ve mali olarak kıymetsizleştiği açıkça ortaya konulmuştur. Zaten, bizlerde bunu pazardaki karşılığı olan acımasız rekabet şartları ile doğrulamaktayız. Bu araştırmanın, önümüzdeki seneleri de kapsayacağı tecrübemizle doğru orantılıdır. Her zaman söylediğim gibi, temiz su kaynaklarının dünya’da daha önem kazanacağı olgusu ile ambalajlı su yatırımının fizibil olduğu olgusu birbiriyle karıştırılmaktadır. Bu da sonu hüsranla biten yatırımlar demektir. Bütün sektörler haliyle büyüyor, bizim sektörümüzde büyüyecek. Ancak, bu büyümeden daha çok ivmeyle fazlalaşan üreticiler olduğu sürece, bu büyümenin çok da sağlıklı bir büyüme olmayacağı kanısındayım.     Sektördeki pazar büyüklüğünüz ve 2016 beklentiniz nedir?   Ambalajlı su sektörü yıldan yıla lokalleşmektedir. Bununun en büyük sebebi de nakliye girdilerinin atması ve bölgemiz özelinde bunun bir kat daha fazla olmasıdır. Bu bağlamada, pazar büyüklüğümüz 200-250km uzaklıklarla sınırlı olup, bu da seneden seneye değişen rekabet şartları ile değişkenlik gösterebilmektedir. Bugüne kadar olduğu gibi 2016 yılı beklentilerimiz, satışa çıktığımız yerlerde ilk sırada olmaktır. Ancak, genel ekonomik sıkıntılar ve yine bölgemizde son yıllarda daha fazla hissedilen ekonomik ve ticari daralma, 2016 beklentilerimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Sizce su sektörü AB standartlarına uyum sürecini başarıyla atlatabildi mi? Sektörümüz, 17.02.2005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine tabidir. Bu yönetmelik, AB uyum yasaları çerçevesinde düzenlenmiş olup, o günden beri çeşitli düzenlemeler ile güncellenip uygulanmaktadır. Tabi, bu yönetmeliğe uygun hareket eden üreticiler için bu sürecin kolay ve başarı ile atlatıldı diyebiliriz. Bunun tersine hareket eden üreticiler için ise bu sürecin başarıyla atlatıldığı pek de söylenemez. Erek Doğal Kaynak Suları olarak, sonuçta insan sağlığını ilgilendiren üretimini yaptığımız ambalajlı su konusunda, AB standartlarına uyum süreci başarıyla atlatılmış ve yine başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Ayrıca, bilindiği üzere, 2012 yılında sektörümüzde yaşanan ve basına da yansıyan özellikle bayiler nezdinde ambalajlı suların satış, depolama ve dağıtım koşullarını kapsayan bazı sıkıntılar gündeme gelmişti. Bunun sonucunda ise bu konuyu kapsayan 'Ambalajlı Su Satış Yerleri ile Ambalajlı Su Nakil Araçlarının Tabi Olacağı Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ' Sağlık Bakanlığı tarafından 20.08.2014 tarih ve 29094 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Konu ile alakalı yaptırımlı uygulamalar hayata geçirilmiş olup, ilgili birimlerce saha denetimleri de sıkça yapılmaktadır. Yine, Erek Doğal Kaynak Suları olarak, bu konu ile ilgili iş ortaklarımıza gerekli eğitim ve yönlendirme çalışmalarımız da aralıksız devam etmektedir.
Detaylar
Eklenme Tarihi : 26.09.2016 09:00
VAN-ET
VAN-ET
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KADAR GELEN KALİTE “VAN –ET” Yıllardan beri faaliyet gösteren Van –Et özelde bölgeye genelde tüm ülkeye hitap ediyor. Dünden bugüne kalitelerinden hiç ödün vermeden günümüze kadar hayatını sürdüren ve markasıyla çok önemli bir değerimiz olan Van –Et ‘ in dününü, bugününü ve geleceğini Van-Et Genel Müdürü Zafer ÖZDEN ile konuştuk.   Fabrika İle İlgili Bilgi Alabilir Miyiz? Zafer Özden : Vanet A.Ş tesisleri 1977 yılında İl özel idaresi ile Dünya Bankası Projesi olarak Van'da kurulmuştur. 2006 yılında özelleştirilme suretiyle Metro Holding bünyesine geçmiş, 2006 yılından beri Metro Holding bünyesinde çalışmaktadır.   Tesis 563 dönüm arazi üzerinde 24000 metrekare kapalı alana sahip tam bir entegre tesisidir. Şuan yaptığımız üretim ileri işlenmiş et mamulleri üretimidir. 2014 yılında kapasitemizi 4 kat artırma kararı aldık. Bu da Van ve bizim için çok büyük bir potansiyel oluşturuyor. İhracata başladık bugün ilk tırımız yola çıkıyor. Kuzey Irak ile ticaretimiz başladı. Azerbaycan ile görüşmelerimiz sürüyor. 2 ay sonra ürünlerimiz Azerbaycan’da gidecek. Van Et markası ile ürünlerimizi gönderiyoruz.   Günlük üretim kapasiteniz? Günlük Üretim kapasitemiz şuan 55 ton işlenmiş et mamulleri üretiyoruz. Nisan başında bu kapasitemizi 4 kat arttırıyoruz. Kaç kişi istihdam ediyor? Toplamda 98 personelimiz var. Bu sayı kapasitemizin artmasıyla 15 kişi daha artacaktır..   Fabrikanın karşılaştığı zorlukları anlatırmısınız? Biz zor şartlarda hizmet veriyoruz. Batıdaki firmalara göre bizim maliyetlerimiz daha da artıyor çünkü her türlü hammaddeyi batıdan getirmek zorundayız. Lojistlikten dolayı çok sıkıntı yaşıyoruz. Hedefimiz bu fabrikayı yaşatmak, burada istihdamı sağlamak bölge halkına, ülkeye karşı sorumluluğumuzun farkındayız. Bu fabrikayı burada yaşatıp eski haline getirmek asıl amacımız. 2014 yılının sonuna kadar bu fabrikanın eski haline gelmesi için mücadele ediyoruz.   Van et markasın farklı kılan nedir, tüketiciler neden Van Et’i seçmelidir? Bizi farkı kılan en önemli şey yöre hayvanını seçmiş olmamız. Yöre hayvanının bakımı, yaşadığı ortam eti daha lezzetli kılıyor. Bu yüzden kalitemiz daha yüksek oluyor.   Et ihtiyacını nasıl sağlıyorsunuz? Besihanelerimiz var. Kendi besihanelerimizde manda yetiştiriliciliği yapıyoruz. Toplamda 200 mandamız var ve biz yetiştiriyoruz. Kendi besihanenizi çok akltif kullanmıyoruz. Açık ve kapalı mekanlarımızda 460 hayvan besleme kapasitemiz mevcut. Bu sayıyı artıracağız.   Van için değil bölge için çok önemeli bir markasınız. Hayvanların yetiştirilmesi konusunda Hayvancılık ile ilgili yöreye öncülük etme adına bir çalışmanız var mı? Bir projemiz var. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile görüşmelerimiz var. Biz hayvan beslemek yerine bölgedeki köylülerle partnerlik yapıp sözleşmeli besicilik kavramını geliştirmek istiyoruz. Yöremizdeki üreticilerle birlikte hareket edip onların üretmiş olduğu hayvanları almak, yetiştirdikleri hayvanları değerlendirmek amacındayız. Bu proje ile birlikte yörede hayvancılığı canlandıracağımızı düşünüyoruz. Zor şartlar altında çalışıyorsunuz. Geçmiş yıllardaki hayvancılık ile şimdiki hayvancılık arasında çok fark var. Geriye dönüş var. Bu proje ile birlikte umarız köylerdeki hayvancılığı geliştirmiş olursunuz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz. Bölgede küçükbaş hayvanda önemli bir Pazar var. Ancak Büyükbaş hayvancılık maalesef istenilen seviyede değil. Sözleşmeli projesi ile besicilik hem bizim hem de bölge insanı için büyük katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda da bölgede tekrar büyükbaş hayvancılığın cazip hale gelmesi sağlanacaktır.     Van’ın en büyük ihtiyacı nedir? Van çok önemli ve stratejik bir şehir. Batıdan buraya baktığımızda geçmişte yaşanan süreçlerden dolayı hakkettiği değeri ve yatırımı görememiştir. Van’ın Antalya’dan hiçbir farkı yoktur. 50 km içerisinde hem kayak merkezi hem de girilebilen bir gölü ve plajı olan bir şehir.Van’ın kalkınması için iyi pazarlanması gerekir. Geçmişte bu konuda yetirince faaliyet yürütülmediği için tüm bölge kaybetmiştir. Metro Holding ve Yönetim Kurulu Başkanımız Galip Öztürk’ün burada fabrika kurmasındaki sebep ülke sevdalısı olmasından kaynaklanır. Galip beyin misyonun da ben burada fabrikamı kapatırsam başka bir firma kapatırsa o bölge kalkınmazdır. Gelecekteki projeleriniz Van etin hak etmiş olduğu ürün değerini tekrar yerine getirmek. AR-GE’miz çalışıyor yeni ürünler geliştirmeye çalışıyoruz. İhracat kapasitemizi artırmak, 2014 yılı sonuna kadar yeni ülkelere mal satmak hedeflerimizin arasındadır. Türkiye içerisinde satış ofisleri oluşturduk. Bölge Müdürlükleri açtık. Biz Van ET olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya hakimdik. 2014 itibari ile İstanbul merkezde bir yapılanmamız oldu ve Ege Akdeniz Bölge müdürlüklerini oluşturduk. Ege Akdeniz Muğla bodrum İzmir ve Antalya da satışlarımız başladı. Galiba En çok Doğu ve Güneydoğuya hitap ediyorsunuz En çok Doğu ve Güneydoğunun bölgemizde satışlarımız %55’tir.   Üretim yaparken karşılaştığınız sıkıntılar nelerdir? Ham madde temininde çok büyük sıkıntı yaşıyoruz. Hava şartlarından dolayı yapmış olduğumuz ileri işlenmiş işlerde zorlanıyoruz. Hava şartlarında -30-35 gördüğümüz için fermantasyonda zorlanıyoruz. Bunun için AR-GE’miz bir çalışma yaptı. Şuan kullandığımız bazı hammaddeleri hava şartlarına uygun olacak şekilde yurt dışından ithal ediyoruz. Temiz, hijyenik ve sağlıklı üretim yapıyoruz. Lojistik anlamda çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Burada Ticareti kolay gerçekleştiremiyoruz ama yavaş yavaş sistem oturdu. Bu yoğunluk için de çözümlerimiz var. Artık stoklu çalışıyoruz. Daha erken planımızı yapıyoruz. İmalat ve üretimimizin durmaması adına. Üretim kapasitemiz yetmediği için fabrikamızda çift vardiya ya başladı. Satış anlamında Lojistik ağımızı da tekrar revize ettik. Sıkıntılarımız var çözüm ortakları ile birlikte hareket ederek hızlandırdık çözüyoruz.   Van et satış mağazaları açılması bağlamında ne düşünüyorsunuz? Bununla ilgili projemiz var. Çünkü Van denince Van et ile özdeşleşmiş bir şehir var. Van et’i her yere yaymak istiyoruz. Bu markanın değerini göstererek ilimize gelen insanların buradan giderken kavurma ve sucuk götürmelerini istiyoruz. Bu konu ile ilgili hediye paketleri oluşturmak için çalışmalara başladık. Van Ticaret ve Sanayi Odası ile ortaklaşa bir çalışma gerçekleştirdik. İlk hediye paketlerimizde Van TSO’ya göndereceğiz. Van Ferit melen hava limanı ve şehir merkezinde satış mağazası açmayı düşünüyoruz. Van eti Van’ın meşhur bir ürünü gibi sunmak istiyoruz.   Van’da hayvancılık nasıl gelişir? Van’da hayvancılığın gelişmesi için gerekli olan destek veriliyor. Fakat burada bizim gibi birkaç firmanın daha olması gerekiyor. Dolayısıyla burada üretilen en büyük sıkıntı yine bölgede lojistik olduğu için lojistik maliyetlerinden dolayı hayvancılık yapılamıyor. Şuan bölgemizde et balık kurumu ile bir mezbaha ve hayvan kesimi var bu sayı artarsa bölgemizde hayvancılık artacak rağbet artacak. Bizim gibi firmaların mutlaka sözleşmeli besicilik yapıp buradaki insana destek vermek bizim görevimizdir. Van et’in büyümesi bizim en büyük hedefimiz.   Van et diğer markalarla mücadele ederken kendini piyasanın neresinde görüyor? Piyasada dominant markalar var ve biz bu dominant markalarla rekabet edecek duruma geldik. Metro holding’in bünyesinde olmamız bizim için çok büyük bir avantaj. Van et markası fakat yaşanan boşluktan dolayı etleri işlenmiş üründe biraz markamız batıdaki değerini kaybetmiş durumda. Şuan bir rekabet koşullarının hepsini hazırladık. Satış ve pazarlama ağlamızıda gözden geçirdik. İstihdamı orda da artırdık. Rekabet edebilecek durumdayız her anlamda. Ama rekabete 1-0 mağlup başlıyoruz. Bölgenin pazarlara uzak oluşu maliyetlerimizin yüksek olması. Ama buna rağmen biz dinamik ve rekabetli bir şekilde pazarlarda mücadelemize devam ediyoruz. Çok kısa zamanda da pazarlarda hak ettiği yeri bulacaktır. Kısa süre sonra pazarı domine eden bir marka haline geleceğimize inanıyorum. Van TSO’yu bu anlamda iyi bir paydaş olarak görüyor musunuz? Van TSO bizim bu anlamda en büyük destekçimiz. Onlarla birlikte hareket etmekten onur duyuyoruz. Van’daki her türlü konuda bize destek veriyorlar. Onların bize bu şekilde desteklemesi bizim daha çok heyecanlandırıyor.
Detaylar
Eklenme Tarihi : 26.09.2016 09:00
AV.İSMAİL SAY
AV.İSMAİL SAY
Sizi Tanıyabilir miyiz? 1976 Van doğumluyum. İlk, Orta ve Lise eğitimimi Van’da tamamladıktan sonra, 1998 Yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Mezun oldum. 1 Yıllık Avukatlık stajı sonrasında 1999 Yılından itibaren Van’da serbest Avukatlık yapmaya başladım. Yine 1997 yılından buyana Mobilya ve İnşaat sektörlerinde faaliyet gösteren çeşitli şirketlerde Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkanlığı yapmaktayım.   Van Şube Başkanlığını yürütmekte olduğunuz Müsiad Hakkında biraz bilgi verir misiniz? Müsiad 1990 Yılından buyana Ülkemizde faaliyet gösteren ekonomik değerlerle birlikte, toplumsal ve sosyal değerlere de önem veren bir işadamı çatı yapılanmasıdır.Kurucu üye olarak görev aldığım MÜSİAD Van Şubesi 6 Ağustos 2010 ilimizde faaliyete başladı. Bünyemizde Gıda İnşaat, Hizmet, Otomotiv sektörleri yoğunluklu olmak üzere yetkin bir üye profilimiz bulunmaktadır. Müsiad Van Şubesi kurulduğu günden itibaren Müsiad Genel Merkezinin pratik ve tecrübelerini de alarak Bölgemizin ve İlimizin toplumsal ve ekonomik sorunları hususunda projeler, çalışmalar ve eğitimler yapmaktadır. Bu noktada diğer paydaşları ile birlikte ilimizin kalkınmasına katkı sunmaktadır. İlimiz Ekonomisine İlişkin Görüşlerinizi alabilir miyiz ? İlimizdeki mevcut ekonomik sorunlar uzun yılların getirmiş olduğu sistematik hataların bir sonucudur. Öncelikle ekonomik sorunların giderilmesi için sorunların kaynağının doğru teşhis edilmesi ve buna göre yöntemler belirlenmesi gerekiyor. İlimiz gerek tarihi ve kültürel değerleri gerekse potansiyeli itibariyle çok daha güzel yerlerde bulunması gerekirken maalesef bu noktalarda değil. Ancak İlimiz gelecek vadeden, kendisine yapılacak her türlü yatırıma fazlasıyla karşılık verecek bir potansiyele sahiptir. Özellikle jeopolitik konumu itibariyle ihracatın ve komşu ülkelerle olan ilişkilerin geliştirilmesi halinde Van cazibe merkezi haline gelecektir. Bu konuda İlimizdeki tüm kuruluşlar, STK’lar, paydaşlar çalışmalar yapmakta ve Van için bir şeyler yapılması gerektiği duyarlılığı oluşmaktadır. Ortak bir çalışma sonucu Van, çok güzel noktalara gelecek bir bölge şehridir. Van Nüfus yapısı, coğrafi özellikleri ve konumu itibariyle aradığınız herşeyi bulabileceğiniz bir kent olacaktır.     Müsiad’ın Van’da yaptığı çalışmalar Neler ? Öncelikle kendi üyelerimizden başlamak üzere tüm tüccar ve sanayicilerimizin iş hayatında daha profesyonel çalışabilmeleri ve daha kazançlı hale gelebilmeleri için yoğun bir çalışma yapmaktayız. Bunlar arasında; Her sektöre özel mevzuat, pazarlama, personel vs. konularda eğitim ve seminerler düzenlemekteyiz. Yine üyelerimizin diğer şehirlerdeki özellikle Ankara’daki firma ve kuruluşlarla olan ilişkilerinde pozitif bir rol almaktayız. Bunun yanı sıra toplumsal sorunlarda, açıklamalar, seminerler ve eğitim çalışmaları yapmaktayız. Müsiad , Van’daki tüm kurumlar arasında uzlaşmacı ortak çalışmayı öne alan bir yapıya sahiptir. 2023 Hedefleri arasında Van’ın 1 Milyar Dolarlık Dış Ticaret hacmi hedefi hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? Öncelikle bunu belirtmek gerekir ki; hedefi olmayan hiçbir çalışma başarılı olmayacaktır. Hedefli çalışmak başarının olmazsa olmaz koşuludur. Van Tso Başkanı Sayın Necdet TAKVA’nın 2023 yılı için öngördüğü 1 Milyar Dolarlık dış ticaret hacmi gerek Van’ın gerekse ülkemizin potansiyeli birlikte düşünüldüğünde bu rakam istikrarlı bir çalışma ile çok rahat yakalanabilecektir. Bu nedenle her alanda İlimiz için hedefler konulmalı ve bu hedeflere ulaşmak için çaba gösterilmelidir. Bu çabalarımız Allah’ın yardımı ile takdir bulacaktır ve arkası gelecektir. Son olarak neler söylemek istersiniz Özellikle şunu belirtmek isterim ki; Van Güzel olacak. Ancak bizlerin bu güzellikler için büyük sorumluluğu bulunmakta. Van’da yaşayan her bireyin yaşadığı mekanı daha güzel hale getirmesi onun en tabi bireysel sorumluluğudur. En azından yarınlara umutla ve ümitle bakmak zorundayız. Van’a sahip çıktığımızda karşılığını fazlasıyla vereceğini hep birlikte göreceğiz.
Detaylar
Eklenme Tarihi : 14.10.2016 10:00
KREDİ HESAPLAMA
DÖVİZ
USD: 32.3 TL
EURO: 35.2 TL
GBP: 41.22 TL