PKK lideri Abdullah Öcalan’ın şubat ayı sonunda yaptığı silah bırakma ve kendini feshetme çağrısının ardından, 9 Mayıs’ta gerçekleştirilen 12. kongreyle örgütün kendini feshettiği duyurulmuştu. Bu önemli gelişmenin ardından Van’da oda ve sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri de sürece destek veren açıklamalarda bulundu.
Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, yaptığı değerlendirmede “Terörsüz Türkiye” vizyonunun bölgeye sağlayacağı katkılara dikkat çekerek, bu sürecin Van için bir dönüşüm fırsatı olduğunu vurguladı. Takva, “Van özelinde değerlendirecek olursak, terörsüz bir Türkiye kapsamında yapılan tarihi çağrılar ve atılan adımların kentimize önemli katkılar sunacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda, bugüne kadar bu süreçte yaşanan kayıpları da hatırlamak gerekiyor. Oldukça heyecan verici bir süreçle karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanımızın içselleştirdiği bu kavram, bir çatışma çözümü olarak gündemdeki yerini koruyor” dedi.
Van’ın uzun yıllar güvenlik konseptiyle yönetilen bir şehir olduğunu hatırlatan Takva, bu süreçte en büyük zararı iş dünyasının gördüğünü belirtti. “Yayla yasaklarının kalktığı, insanların özgürce üretim yaptığı, dolaştığı ve doğal kaynaklardan yararlanabildiği bir dönem başlayabilir. Bu da beraberinde ekonomik canlanma, turizm potansiyelinin açığa çıkması ve sosyal refahın artması gibi olumlu gelişmeleri getirecektir” ifadelerini kullandı.
Takva, bölgenin geçmişte yaşadığı sermaye ve beyin göçüne de dikkat çekerek, “Bu kayıpların telafi edilmesi çok anlamlı ve değerlidir. Elbette süreci halen güvenlik bürokrasisi yönetiyor ama sivil toplumun yaklaşımı, hassasiyeti ve sürece katkısı da büyük önem taşıyor. Bizler kendi iç değerlendirmelerimizde bu süreci pozitif bir gelişme olarak görüyoruz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği de bu süreci büyük bir heyecanla takip ediyor” diye konuştu.
Uzun yıllar olağanüstü hâl koşullarında yaşandığını, artık normalleşmenin vaktinin geldiğini söyleyen Takva, sözlerini şöyle tamamladı: “Güvenlik konseptiyle tasarlanmış şehirlerden üretim, yatırım ve turizm kentlerine dönüşüm sağlandığında; hem içeride hem dışarıda Türkiye’nin imajı güçlenecektir. Yıllarca Türkiye’nin doğusuna gidilmemesi yönünde yapılan uyarılar artık son bulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde yaşamayı, huzur içinde üretmeyi ve büyümeyi arzu ediyoruz. Bu sürece toplum olarak çok ihtiyaç duyduğumuzu bir kez daha vurguluyorum.
